Wind Shear ve Uyarı Sistemleri
(LLWAS-LOW LEVEL WIND SHEAR ALERT SYSTEM)
Hazırlayanlar : Yüksel YAĞAN/Meteoroloji Müh.
:
Faruk İPEK/Mühendis
:
İbrahim ÇAMALAN/Meteoroloji Müh.
Atmosferde meydana gelen meteorolojik olaylar daima insan hayatını ve yaşantısını
direkt olarak etkilemiştir. Bu olayların gözlemlerinin ya da tahminlerinin yapılıp
kullanıcılara sunulması ile zararlarını azaltılması veya sağlanacak faydanın arttırılması
mümkün olabilir. Bu olaylardan en önemlilerinden birisi de wind shear dir.
Wind Shear; Atmosferde belirli iki nokta arasında rüzgarın hızında veya yönünde
ya da her ikisinde meydana gelen ani değişiklikler olarak tanımlanabilir. Bu değişiklik
yatay veya dikey olabilir.
Wind Shear’in esas olarak önem arz ettiği sektör havacılıktır. Bu meteorolojik olay;
meydana geldiği alanlarda daima uçuculuk için risk oluşturmaktadır. Özellikle Alçak
seviyede meydana gelen Shear ( Alçak Seviye Wind Shear’i) inişte, kalkışta ve pist
boyunca uçaklar için tehlike oluşturmaktadır. Bu noktalarda meydana gelen shear;
inişte, enerji kazanımı veya kaybına, ani irtifa değişikliklerine, pisti kaçırmaya
neden olur. Kalkışta ise, yine çok ani irtifa değişikliklerine enerji kaybına ve
kalkış zorluklarına neden olabilmektedir.
Dünya üzerinde meydana gelen havacılık kazalarının %22’ sinin nedenini meteorolojik
faktörler oluşturmaktadır. Bu oranın %44’ ü ise rüzgara bağlı kazalardır. Ülkemizde
meteorolojik nedenli kazaların oranı yaklaşık %10’ dur (1955- 2004). Bu kazaların
sonucu ölü sayası ise 300’ ün üzerindedir.
Wind Shear etkilerinin ve zararlarının azaltılması için havaalanlarına çeşitli sistemlerinin
kurulup işletilmesi gerekmektedir. Bu sistemlerinin en başında da Alçak Seviye Wind
Shear Uyarı Sistemi (LLWAS) gelmektedir. Havacılık sektörünün özellikle teknolojik
olarak sürekli geliştiği, insan ve kargo taşımacılığında hava yolu kullanımının
hızla arttığı günümüzde, havaalanlarının meteorolojik altyapı, sistemler ve teknolojik
olarak da geliştirilmeleri gerekmektedir.
1. Wind Shear (Rüzgar Kesmesi)
Wind Shear rüzgar yön ve hızında belirli bir mesafede meydana gelen değişiklik olarak
tanımlanabilir. Buradaki mesafe rüzgar yön ve hızındaki değişimin olduğu en kısa
mesafedir. Wind Shear temel olarak iki durumda incelenir. Birinci durum atmosferde
yatay mesafede oluşan Wind Shear dir. İkincisi de düşey mesafede meydana gelen Wind
Shear dir. Gerek düşey, gerekse yatay mesafede meydana gelen Wind Shear atmosferde
herhangi bir yerdeki rüzgar alanının devamlılık etkisini ani bir şekilde sonlandırır
ve başka bir rüzgar alanına geçişi sağlar ki bu etki makaslama etkisi (shearing
effect) olarak tanımlanır. Bu durum düşey mesafede oluşan Wind Shear bakımından
önemlidir ve havacılık için önemli bir tehlike kaynağıdır.
2. Wind Shear Oluşmasının Sebepleri
Düşey Wind Shear’in oluşmasında pek çok meteorolojik faktör rol oynar. Bu faktörlerin
dayandığı temel atmosferdeki termal dengeyle ilgilidir. Örneğin sıcaklığın yükseklikle
arttığı enversiyon tabakasında kuvvetli Wind Shear meydana gelebilir. Bundan başka
sonsuz bir kararsızlık zonu olan cephesel sistemlerde, dar alanda oluşan karasızlık
bölgelerinde ve oraj durumunda Wind Shear oluşabilir.
2.1. Cephesel Durumlarda Meydana Gelen Wind Shear
Cephe yüzeyleri farklı karakterlere sahip iki hava kütleleri arasındaki süreksizlik
olarak değerlendirilir. Burada cephe yüzeyinin ayırdığı hava kütlelerinin arsındaki
fark açık bir şekilde Wind Shear oluşmasında rol oynar. Örneğin iki hava kütlesi
arasındaki sıcaklık farkı buna bariz bir örnektir. Cephe yüzeyinin farklı iki tarafında
yer alan hava kütlesindeki sıcaklık farkı yoğunluk ve basınç farkını da beraberinde
getirecek ve bunun bir sonucu olarak kuvvetli rüzgarlar oluşacaktır. Kuvvetli rüzgarların
oluşması durumunda yer yüzeyinin etkisiyle özellikle alçak seviyelerde kuvvetli
Wind Shear’leri meydana gelecektir. Bununla birlikte soğuk cephelerdeki kararsızlık
ve kuvvetli konverjans alanları yükseklikle rüzgarın değişiminde önemli rol oynar.
2.2. Konvektif Faaliyetler Sonucunda Meydana Gelen Wind Shear
Atmosferde sıcaklığın yükseklikle hızlı bir şekilde azaldığı durumlarda (100 metrede
1 0C’ye yakın –süperadyabatik sıcaklık gradyan durumu-) kuvvetli kararsızlıklar
meydana gelir. Böyle durumlarda genel hava hareketi yerden yukarı doğrudur (konverjans).
Ancak kararsızlığın ileri aşamalarında oraj bulutları oluşur. Oraj bulutlarının
tepe yüksekliği kararsızlığın şiddetine bağlı olarak tropopoz seviyesinin üzerine
kadar çıkabilir. Böyle durumlarda hamle cephesi (gust front), microburst, downburst
gibi hadiseler ortaya çıkabilir. Gust front microburst ve downburstten ayrı olarak
değerlendirilmelidir. Wind Sheari bakımından microburst ve downburst öne çıkar her
ikisinde de oraj bulutundan yere doğru bir akım (downdraft) mevcuttur. Bu durumun
oluşmasında oraj bulutu içerisindeki termik ve fiziksel yapı ön plandadır, önemli
rol oynar. Bütün bu olayların meydana geldiği durumlarda yükseklikle rüzgar önemli
ölçüde değişiklik gösterir. Gerek bulut içi gerekse de bulut dışında kuvvetli kararsızlık
ve oraj durumlarında türbülanslı akım ve bunun sonucu olarak kuvvetli Wind Shearlari
meydana gelir. Pek çok havaalanında karasızlıktan kaynaklanan Wind Shearlarinin
sebep olduğu uçak kazaları gerçekleşmiştir.
2.3. Arazinin Yapısından Dolayı Meydana Gelen Wind Shear
Tek bir doğrultuda ve uzun süreli bir hava hareketi rüzgar bakımından farklı yapıda
arazilerde değişik sonuçların doğmasına neden olabilmektedir. Burada arazinin yapısı
ve deniz veya göl gibi su kütlelerine yakınlığı ön palana çıkmaktadır.Dağlık bölgelerdeki
arazilerde dağ ve vadi meltemleri (mountain, valley breeze) meydana gelebilir. Dağ
ve vadi meltemlerinin etkisinin kuvvetli olmasında vadi tabanının derinliği ve dağ
silsilesinin yüksekliği önemli rol oynamaktadır. Her iki meltem durumunda da yükselici
ve çökmekte olan hava kütlelerinden söz edilebilmektedir. Termik yapının farklılık
gösterdiği durumlarda dağ ve vadi meltemlerinin etkisi daha da artacak ve kuvvetli
rüzgarların olmasına sebep olacaktır. Bütün bunların sonucunda sürtünmenin de etkisiyle
yerden yukarı doğru rüzgar önemli değişiklikler gösterecektir. Bu durumda özellikle
yere yakın seviyelerde kuvvetli Wind Shear beklenilebilir.Dağlık bölgelerde dağ
ve vadi meltemlerinin neden olduğu Wind Shear’lerin yanı sıra dağ dalgalarının sebep
olduğu Wind Shear’lerede de sık sık rastlanılır. Dağ dalgası, dağ engeline çarpan
hava akımlarının oluşturduğu atmosferik dalgalardır. Düzgün bir akımla (laminer
akım) dağ engeline çarpan akımlar oldukça türbülanslı dalgaların oluşmasına neden
olabilir. Bu durumda, yükselici ve alçalıcı hareketlenmelerin sonucu olarak hava
parseli içerisindeki termik yapı da değişebilir.
Sonuç olarak dağ seviyesinin hemen üzerinde ve yamaçlarda kuvvetli Wind Shear oluşabilir.Deniz
seviyesinden oldukça yüksek, deniz etkisinden uzak düz ovalarda, platolarda gece
ve gündüz arasındaki sıcaklık farklılıkları büyüktür. Hatta gün içerisinde bile
güneşlenmeden dolayı farklı sıcaklık değerleri oluşabilir. Bunun sonucunda hava
yoğunluğunda ani ve farklı değişmeler meydana gelir. Böylece mikro ölçekli basınç
sistemleri oluşur ve bunun sonucunda kuvvetli rüzgarlar meydana gelir. Yer seviyesinde
meydana gelen kuvvetli rüzgarlar sürtünme tabakasına doğru azalabilir ve bu etki
kuvvetli Wind Shear oluşmasına sebep olabilir.
2.4. Deniz ve Kara Melteminin (Sea Breeze) Etkisiyle Oluşan Wind Shear
Büyük su kütlelerine (deniz, büyük göl veya iç deniz) yakın kara bölgeleri üzerindeki
rüzgarın gün içerisindeki salınımı oldukça çarpıcıdır. Bunun nedeni gün içerisinde
kara ve deniz bölgelerinin farklı ısınıp soğumasıdır. Gündüz vakitlerinde karalar
denizlere oranla daha çabuk ısınır. Bunun sonucu olarak deniz üzerindeki havanın
yoğunluğu artar ve denizden karaya doğru oluşan yatay sıcaklık gradyanının etkisinde
rüzgar denizden karaya doğru eser. Gece ise durum tam tersidir. Deniz melteminin
hızı sıcaklık farkına bağlıdır. Tropikal bölgelerin dışında, deniz melteminin hızı
10 – 15 knot ve üzerine çıkabilir. Tropikal bölgelerde ise deniz meltemi çoğunlukla
20 knotun üzerindedir. Geceleri karadan denize doğru esen rüzgar ile deniz meltemi
kıyaslandığında deniz melteminin çok daha etkin olduğu görülür. Kara ile deniz arasında
yeteri kadar sıcaklık farkının oluştuğu gündüz vakitlerinde deniz meltemi kıyıdan
30 km içerilere kadar sokulabilir. Böyle durumlarda deniz melteminin düşey atmosferdeki
etkisi 350 – 400 metreyi bulabilir. Deniz melteminin bu şekilde kuvvetli olduğu
durumlarda karadaki yüzey şekillerinin de etkisinde özellikle alt atmosferde şiddetli
rüzgarla birlikte kuvvetli Wind Shear oluşur.
Deniz melteminin diğer bir etkisi de kıyı bölgelere yakın yerlerde deniz meltemi
cephesinin (Sea Breeze Front) oluşmasıdır. Yeterli nemlilik ve sıcaklık farkının
olduğu gündüz vakitlerinde deniz melteminin karaya doğru esmeye başlamasıyla kara
üzerindeki sıcak ve nemli hava denizden gelen serin ve nemli havanın etkisiyle yükselir.
Bu durumda denizden gelen soğuk havanın karadaki sıcak havanın altına girmesi yani
soğuk hava kaması durumu söz konusudur. Böylece kara üzerindeki sıcak hava yükselir,
konverjans alanları oluşur. Bu tipik bir oraj hücresinin gelişimi aşamasıdır. Kararsız
bir durum söz konusudur. Yükselici faaliyetler oldukça kuvvetlidir ve bunun sonunda
şiddetli Wind Shear meydana gelir.
3. Alçak Seviye Wind Shear’i (Low-Level Wind Shear)
Atmosferde Wind Shear’e her seviyede rastlanılabilir. Ancak Wind Shear’in yerden
itibaren 500 m (1600 feet) bir tabakada rastlanması uçak inişi ve kalkışı bakımından
oldukça tehlikeli ve zarar vericidir. Yerden itibaren olan söz konusu tabakadaki
Wind Shear’e Alçak Seviye Wind Shear’i (Low-Level Wind Shear) adı verilir.
4. Alçak Seviye Wind Shear’inin Uçak Performansına Etkisi
Alçak Seviye Wind Shear’inin uçakların performansına olan etkisini anlayabilmek
için dengeli bir uçuş sırasında, uçağın üzerine etki eden bütün kuvvetlerin bilinmesi
gerekmektedir. Bu kuvvetler uçuşun temel prensiplerini teşkil eder Şekil 4.1. Söz
konusu kuvvetler, motor etkisinde meydana gelen Motor İtme Kuvveti (Thrust), Uçağın
Ağırlığı (Weight), Sürtünme Kuvveti (Drag) ve Havanın Kaldırma Kuvvetidir (Lift).
Uçuş söz konusu bu dört kuvvetin dengesinde meydana gelir. Güvenli ve dengeli bir
uçuş için bu dört kuvvetin bir biri arasındaki dengenin tam olması zorunludur Şekil
4.1 (b). İvmesiz bir şekilde düzgün doğrusal bir hareketle tırmanan bir uçakta Thrust
ile Weight arasında şu şekilde bir ilişki vardır: WSinγ Şekil 4.1. Tırmanma Açısı
(γ) ile Thrust arasında doğrusal bir orantıdan söz edilebilir. Tırmanma açısının
çok küçük olduğu durumlarda Sinγ=γ olarak alınabilir. Olası bir tırmanma açısı matematiksel
olarak şu şekilde ifade edilebilir (Şekil 4.1’deki 1. Denklem):
T=D+Wγ γ =(T-D)/W
Şekil 4.1 (c)’ye göre, ivmesiz düzgün doğrusal bir şekilde alçalan bir uçak için
daha az Thrust’a gerek duyulacaktır. Bu kuvvetin denge denklemi Şekil 4.1’deki 5.
denklemde verilmiştir.
4.1 Wind Shear’in Uçağın Hızına Olan Etkisi
Uzun yıllar boyunca rüzgarın uçaklar üzerine olan etkisi pilotlar arasında önemli
bir tartışma konusu olmuştur. Pilot eğitiminde ilk olarak rüzgarın sadece uçağın
yere göre olan hızına (Ground Speed, GS) ve süzülmeye (drift) olan etkisi öğretilmektedir.
Rüzgarın uçak üzerindeki bütün etkisi söz konusu iki durumla sınırlı kalmadığı için,
bu alanda pek çok kafa karışıklığı yaşanmaktadır. Bu da Wind Shear’in uçak üzerine
olan etkisinin anlaşılmasında büyük zorlukların yaşanmasına neden olmaktadır. Rüzgarın
GS ve drift’e olan etkisinin Wind Shear durumunda daha iyi anlaşılabilmesi için,
rüzgardaki ani ve önemli değişikliğin hesaba katılması Wind Shear’in uçaklara olan
etkisini daha iyi anlaşılabilir kılacaktır. Laminer akışın olduğu durumlarda ve
rüzgarın tedrici olarak değiştiği durumlarda rüzgarın uçak hızına etki etmediği
aşağıdaki eşitlik ile doğrulanır.
GS= Uçağın Gösterge Hızı (True Airspeed, TAS) ± Uçağa Etki Eden Rüzgar Hızı (Wind)
Wind Shear koşullarında uçakların inişinde ve kalkışında, kafa rüzgarı (headwind)
ve kuyruk rüzgarı (tailwind) çok kısa mesafede önemli değişiklikler gösterecektir.
Wind Shear’e maruz kalan bir uçakta, kafa ve kuyruk rüzgarı hızla değişiklik gösterdiği
için eylemsizlik hareketi meydana gelecektir. Bu durumda uçak ne hızlanabilecek
ne de yavaşlayabilecektir. Aynı zamanda uçak kendi orijinal hızını da koruyamayacak
ve sadece rüzgar hızına göre hareketini sürdürecektir. Bu çok tehlikeli bir durumdur
çünkü uçağa etki eden kuvvetlerin dengesi önemli ölçüde bozulacaktır.
Şimdi GS’yi çeşitli durumlar için irdeleyelim;
140 knot GS olduğu durumda rüzgarın olmadığını farz edersek eşitlik şu şekilde yazılır:
140 knot (GS) = 140 knot (TAS) – 0 (Wind)
Kafa rüzgarında 20 knot’luk tedrici (yavaş yavaş) bir değişikliğin olduğunu farz
edelim bu durumda eşitlik şu şekilde yazılır:
120 knot (GS) = 140 knot (TAS) – 20 knot (Wind)
GS rüzgarın durumu dikkate alınmak suretiyle ayarlanır ve böyle durumlarda TAS’in
herhangi bir etkisinden söz edilemez. Birinci durumda tedrici bir değişiklik için
denklem yazılmıştır şimdi kafa rüzgarında 20 knot’luk hızlı değişikliğin olduğunu
varsayalım yukarıdaki denklem bu durumda şu şekilde yazılır:
140 knot (GS) = 160 knot (TAS) – 20 knot (Wind)
Uçak dengesini sağladığında ve düzgün bir şekilde seyrettiğinde kafa rüzgarının
etkisi aşağıdaki denklemle ifade edilir:
120 knot (GS) = 140 knot (TAS) – 20 knot (Wind)
Şekil 4.1 Uçak Üzerine Etki Eden Kuvvetler ve Aralarındaki Matematiksel İlişkiler.
Uçak düzgün bir şekilde hızlanmasına devam ederken olası bir rüzgar etkisi uçağın
üzerine etkiyen kuvvetlerin bileşke vektörünü değiştirecektir. Uçak yoluna rüzgar
etkisinde meydana gelen bu yeni bileşke vektörün yönünde ve hızında devam edecektir.
Önemli olan olası rüzgar değişiminin hesaba katılarak yeni bileşke vektörünün hesaplanmasıdır.
İyi hesaplanmış bir bileşke vektörü rüzgar etkisinin yok olmasını ve uçağın dengeli
bir şekilde hareket etmesini sağlar. Cephesel sistemlerin etkili olduğu hava koşullarında,
alçak seviyede jet akımlarının olduğu durumlarda, kararsız hava koşullarında ve
coğrafi etkilerle meydana gelen Wind Sheari durumlarında mutlaka yeni bileşke hareket
yönü doğru bir şekilde belirlenmelidir. Bileşke vektörünün belirlenmesinde kafa
ve kuyruk rüzgarının durumu temel girdi verisidir. Bu değerlerin yükseliyor veya
düşüyor olması bileşke üzerinde belirleyicidir. Şekil 4.2’de kuyruk ve kafa rüzgarının
çeşitli durumları için uçağın sahip olacağı yeni bileşke vektör durumları gösterilmektedir.
4.2 Kanat Ekseni ve Rüzgar Yönü Arasındaki Açıya (Angle of Attack) Wind Shear Etkisi
Uçak motor gücünün etkisindeyken ve havada süzülme esnasında kanat ekseniyle, kanada
gelen rüzgar yönü arasında bir açı oluşur. Bu açıya İngilizce’de “Angle of Attack”
açısı adı verilir (Şekil 4.3). Bu açı literatürde α ile gösterilir. α açısına rüzgarın
düşey bileşeni etki eder ve bu bileşen, cephe ve konvektif gelişmelerin olduğu kararsız
hava koşulları durumunda çok önemlidir. Özellikle yere doğru kuvvetli hava akımlarının
olduğu downburst durumunda oluşan kuvvetli Wind Shear α açısı üzerinde oldukça etkilidir.
Kalkış esnasında (pitch attitude) uçak kanat ekseni ile yatay zemin arasındaki açı
“pitch attitude” açısı olarak adlandırılır. Ancak bu durumda rüzgarın etkisiyle
α (angle of attack) açısı meydana gelir. Uçak yukarı ve aşağı doğru hava akımlarının
olduğu durumlarda uçuyorsa, kanatlara çarpan rüzgarın düşey vektörü ve uçak hızına
bağlı olarak arada küçük bir açı oluşur. İşte bu açı α üzerinde etkilidir. Kalkış
açısı (pitch attitude) değişmese bile bu etkiyle α açısı değişecektir. Bu değişim
yukarı veya aşağı doğru olan hava akımının şiddetiyle doğru orantılı olacaktır.
Şekil 4.3 a’da α açısı, pitch attitude, düşey bileşeninin rüzgarın sapma etkisi
görülmektedir. Bununla birlikte Şekil 4.3’te yere doğru bir hava akımı durumunda
α açısının nasıl düşüş gösterdiği bir örnekle açıklanmıştır.
Şekil 4.2 Rüzgar Etkisinde Meydana Gelen Uçağın Bileşke Hareket Vektörleri
Şekil 4.3 Aşağı Doğru Hava Hareketinde (Downdraft) α Açısının Değişimi
Şekil 4.3 b’de aşağı doğru hava akımlarının 10 knot (downdraft) olduğu ve uçağın
hızının 140 knot olduğu bir andaki α açısındaki azalma vektörel olarak çizilmiştir.
Yine Şekil 4.3 c’de uçak hızı ve aşağı doğru hareketin (downdraft) limit değerlerine
bağlı olarak α açısındaki azalmayı gösteren grafik görülmektedir. Örnekte de açıklandığı
gibi 10 knot’luk bir aşağı doğru harekette 140 knot hızla giden bir uçakta α açısındaki
azalma 4 derecedir.
Yukarı veya aşağı doğru olan hava hareketliliğinde α açısındaki ani değişiklik uçağın
kararlı bir şekilde uçuşunu etkileyecek ve uçağın dengesi bozulacaktır. α açısını
bozan koşullarda uçağın dengesini yeniden sağlamak zor olacaktır. Sürekli dengenin
bozulması da kaza anlamına gelmektedir. Aşağıya doğru olan hava hareketinde (downdraft)
α açısındaki azalma çok daha önemlidir. Kuvvetli bir downdraft durumunda herhangi
bir uçağın sahip olabileceği bileşke vektörün yönü Şekil 4.4’te gösterilmiştir.
Şekil 4.4 Aşağı Doğru Kuvvetli Hava Hareketinde (Downdraft) Uçağın Bileşke Hareket
Vektörü
4.3 Yan Rüzgar ve Yan Wind Shear’in Uçağa Etkisi
Genel bir özetleme yapılacak olursa, bir uçağın hızına etki eden rüzgar ve buna
bağlı olarak Wind Shear, kafa, kuyruk rüzgarı ve yukarı aşağı yönde olan düşey hızdır.
Ayrıca söz konusu rüzgar parametreleri “angel of attack” a da etki eder.
Yukarıda bahsedilen rüzgar parametrelerine yan rüzgar da (crosswind) eklenebilir.
Yan rüzgar, uçağın hareket ekseniyle belirli bir açı yapan rüzgar olarak tarif edilebilir.
Yan rüzgarın uçağa yaptığı açı uçak hareket ekseniyle yaptığı açının dikliğiyle
orantılıdır. Pistler, uçak inişte ve kalkışta yan rüzgara en az mazur kalacak şekilde
yapılır. Ancak bu durum uçağa inişte ve kalkışta şiddetli yan rüzgarların etki etmeyeceği
anlamına gelmez. Uçaklar vektörel olarak yan rüzgarın etkinliğini hesaba kattıkları
için genel olarak yan rüzgarın etkisi en az olarak değerlendirilir. Yan rüzgar,
uçağın sürüklenmeye maruz kaldığı durumlarda ve yana doğru kaymaya meylettiği durumlarda
önemlidir ve hesaba katılmalıdır.
4.4 Özel Wind Shear Koşullarında Uçak Performansı
Bu bölümde, özel Wind Shear koşullarındaki meteorolojik ve aerodinamik teorilerin
uygulamalarından bahsedilmiştir. Wind Shear, havacılıkta kaçınılması gereken fenomenlerden
en önde gelenlerinden biridir. Bu yüzden gerektiği gibi analiz edilip sonuçlarının
iyi bir şekilde değerlendirilmelidir. Wind Shear etkisinin ve etkilendiği alanın
bilinmesi güvenli bir uçuş için önemlidir.
4.4.1 Kafa ve Kuyruk Wind Shear’i
Havaalanı civarında oraj olduğu, alçak seviyede kuvvetli rüzgarların olduğu ve cephe
geçişi gibi durumların olduğu zamanlarda uçakların kafa ve kuyruk rüzgarlarında
mesafeyle ve yükseklikle değişimler varsa, uçak, iniş ve kalkışta kuvvetli Wind
Shear’e maruz kalabilir. Böyle durumlarda yer seviyesine yakın seviyelerde uçağa
etki eden kuvvetli Wind Shear orajla ilgilidir. Orajın neden olduğu hamle cephesi,
aşağı doğru hava hareketi, microburst ve downburst gibi meteorolojik olaylar Wind
Shear’in ana sebebidir.
Uçağın Wind Shear’e maruz kaldığı andaki hız değişimi uçağın hızına ve Wind Shear’in
büyüklüğüne bağlıdır. 3. Bölümdeki örnekte uçak A (1000 feet) noktasından B (500
feet) noktasına doğru inişe geçerken maruz kaldığı Wind Shear, 4.2 knot/100 feet’tir.
Uçağın iniş hızı 13 feet/saniye olduğu durumda uçağın birim zamandaki yavaşlama
hızı şu şekilde hesaplanır: 4.2 x 13 / 100 = 0.546 knot / saniye. Herhangi bir uçağın
3 derecelik açıyla yaklaştığı (veya inişe geçtiği) sırada Wind Shear’in farklı değerleri
için uçağın hızındaki azalma oranı Şekil 4.5’te görülmektedir. Uçağın kalkış durumunda
(B noktasından A noktasına gidiş) Wind Shear’in etkisi bu sefer ters yönde olacaktır.
Örnekte uçağın kafa rüzgarı azalıyor. Ancak kalkışta kafa rüzgarı aynı oranda artar.
Şekil 4.5 Wind Shear’in Farklı Değerleri İçin Uçağın Hızındaki Azalma Oranı
Uçak inişe geçtiği sırada kafa rüzgarında ani ve hızlı bir düşüş varsa veya kuyruk
rüzgarında ani bir artma söz konusu ise bu durumda uçağın hızı kafa rüzgarının hızıyla
aynı oranda düşüş gösterir. Ayrıca söz konusu durumda uçağın hızındaki düşüş kuyruk
rüzgarının yaratmış olduğu ivmeyle de orantılıdır. Şekil 4.2 a’da görülebileceği
gibi inişe geçmiş bir uçağın hızında ani düşüş olduğunda uçağın iniş eğimi aniden
artar. Uçağın iniş açısındaki ani değişiklik dengesiz kuvvetlerin etkisinde ve rasgele
olacaktır. Yere doğru kuvvetli Wind Sheari koşulları devamlılık gösteriyorsa uçağın
dengesi bozulacak ve pilotun uçağı kontrol edemeyecektir.
Yukarıdaki durumun tersine, uçak inişe geçtiği sırada kafa rüzgarında ani ve hızlı
bir yükseliş varsa veya kuyruk rüzgarında ani bir düşüş varsa böyle durumda uçak
aniden hızlanır. Sonuçta uçağın iniş açısı aniden artar ve uçağın kafası yukarı
doğru dikilebilir. Bu durum Şekil 4.2 b’de gösterilmiştir.
Yukarıda anlatılan her iki durumda inişe geçmiş bir uçak için benzer sonuçların
doğmasına neden olur. Uçağın motorunda üretilen güç her iki durumda da dengeyi sağlayamayabilir
veya gerekli güç üretilemeyebilir. Uçağın yere doğru iniş eğiminin arttı durumda
bu çok daha önemlidir. Sonuç olarak uçağa etkileyen kuvvetlerin dengelenmesi çok
zordur ve uçağın dengesi aniden çarpıcı bir şekilde bozulabilir.
Uçak Wind Shear etkisine girdiğinde bu pilotun uçağı kontrol ettiği yerde bulunan
göstergelerden kolaylıkla anlaşılabilir. Göstergelerden olayın izlenebilirlik durumu
Wind Shear şiddetine, görüldüğü alana ve uçağın içinde bulunduğu genel duruma bağlıdır.
Uçağın yerden belirli bir seviyeye kadar uzanan Wind Shear etkisine girmesi art
arda meydana gelen shear etkisi yaratır. Bu durumda uçağın kontrol edilebilmesi
önemlidir. Devamlı bir şekilde shear etkisine maruz kalan bir uçağın hızı ani ve
beklenmedik bir şekilde değişir. Bu değişiklik Wind Shear’in başladığı noktadan
itibaren kolaylıkla görülebilir. Şekil 4.6’da kafa ve kuyruk rüzgarının artmasıyla
birlikte meydana gelen Wind Shear, uçağın irtifasına, hızına, pitch attitude açısının
değişimine ve angle of attack’ın yaptığı fiziksel etki kolaylıkla görülebilmektedir.
Şekil 4.7’de ise kalkış ve iniş sırasında kafa ve kuyruk rüzgarındaki artma ve azalmaya
bağlı olarak meydana gelen Wind Shear uçağa olan etkisi görülmektedir
Şekil 4.6 Wind Shear’in Çeşitli Uçuş Parametrelerine Etkisi
Şekil 4.7 Wind Shear’in Kalkış ve İniş Sırasında Uçağa Etkisi
Kafa rüzgarının azaldığı (buna bağlı olarak kuyruk rüzgarının arttığı) durumlarda
uçağın dengesinin sağlanabilmesi için pilotun hızı azaltması gerekir. Ancak kalkış
ve iniş sırasında veya uçağın herhangi bir engelle karşılaşması durumunda hız azaltma
işlemi çok dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Burada Wind Shear’in etkisi de hesaba
katılmalıdır. Bu yüzden yer ve yerin hemen üzerinde meydana gelen Wind Shear çok
daha önceden hesaba katılması ve buna göre tedrici bir şekilde hız azaltma işleminin
yapılması en doğru sonucu verecektir.
Uçuş yolunun Wind Shear durumunda sağlıklı bir şekilde korunabilmesi için pilotlar
çeşitli önlemler alırlar. Bunların en başında pilotun, kalkış ve iniş esnasında
Wind Shear etkisine maruz kalan bir uçağı çeşitli hızlarda yavaşça irtifa kazandırmasıdır.
Bu durumda uçağın baş tarafı hafifçe yükselecektir. Bununla birlikte, pilot uçağın
itme gücünü ustaca kullanabilmelidir. Bu tedbir ani bir şekilde ortaya çıkan Wind
Shear’in etkisini azaltmada oldukça yararlı olacaktır. Örneğin Wind Shear’in uçağın
performansını olumsuz
Şekil 4.8 Çeşitli Durumlarda Pilotun Hesaba Katması Gereken Rüzgar Vektörleri
etkilediği bir durumda, pilot, uçağın itme gücünü kullanarak uçağı ivmelendirmelidir.
Bu ivmelenmeye rağmen Wind Shear durumunda uçağın hızı yine de azalacaktır. Fakat
Wind Shear’in etkisi bertaraf edilmiş olacaktır. Büyük jet yolcu uçakları için tipik
ivme değeri 3 kt/s’dir. İniş sırasında yere yakın seviyelerde meydana gelen Wind
Shear ve sakin hava koşulları durumunda pilotun hesaba katacağı bağıl rüzgar vektörü
şekil 5.8’de gösterilmektedir. Şekilde, sakin hava koşullarında, kafa rüzgarı durumunda,
kuyruk rüzgarı durumunda ve aşağı doğru hava hareketi durumundaki bağıl rüzgar vektörleri
görülmektedir. Ayrıca bağıl rüzgar vektörü ve angle of attack açısı arasındaki ilişki
de görülmektedir. Pilot bu vektör rüzgarları hesaba katmalıdır. Buna göre hızını
ve yönünü tayin etmelidir.
4.4.2 Rüzgarın Düşey Bileşeninde Meydana Gelen Wind Shear’in Uçaklara Etkisi (Yukarı
ve Aşağı Doğru Hava Hareketi)
Rüzgarın düşey bileşeninde meydana gelen ani değişim (yukarı ve aşağıya yönelen
ani hava hareketi) uçaklar için önemli tehlike oluşturan Wind Shear etkisidir. Konvektif
etkilerin hüküm sürdüğü ve dikey hareketliliğin etkisini arttırdığı hava koşullarında
düşey bileşende meydana gelen Wind Shear herhangi bir uçak için oldukça tehlikelidir.
Bu tip hava koşullarında downburst ve buna bağlı olarak microburst gibi önemli hava
olayları meydana gelebilir. Downburst durumunda, yukarı seviyelerden yere doğru
hareketlenen hava, ani bir dönüşle, tabanı yere yakın seviyelerde bulunan konvektif
bulutun içerisine kuvvetlice dahil olur ve bunun sonucunda rüzgarın düşey bileşeninde
ani bir değişiklik meydana gelmiş olur. Bu Şekil 4.9’da gösterilmiştir. Eğer yere
doğru olan düşey hareket çok şiddetli ise bu etki yer ile birleşir ve düşey kesitte
konvektif bulutun tabanı yere inmiş gibi görünür. Bu durum mikro patlama (microburst)
olarak tanımlanır. Microburst durumunda, bulut içinde ve buluta yakın mesafedeki
yerlerde kuvvetli girdap etkisi meydana gelir. Girdap etkisi düşey mesafede yukarı
seviyelerden yer seviyesine kadar uzanır. Bütün bu olumsuz hava koşullarının uçaklar
üzerindeki etkileri, downburst’un şiddetine ve uçağın tip ve biçimine bağlıdır.
Ama her ne olursa olsun bütün uçaklar söz konusu hava koşullarından olumsuz etkilenirler.
Şekil 5.10’da, iniş esnasında, bir uçağa etki eden downburst’un uçağın iniş eğimini
nasıl değiştirdiği üç farklı durum için (ortadan, sağdan ve soldan etki) gösterilmiştir.
Downburst etkisinde kalan bir uçağın uçuş yolu artar veya azalır. Bu mutlaka hesaba
katılmalıdır (Şekil 4.10 a). Uçak downburst ile karşılaştığı zaman kafa rüzgarı
artış gösterir.
Şekil 4.9 Downburst Durumunda Yatay ve Dikey Akış
Şekil 4.10 Downburst’un Uçağa Etkisi
Daha sonra kuvvetli dönüş hareketi ve uçaktan dışarı doğru hava akımı uçağa etki
eder. Downburst ekseninin belirgin bir şekilde eğimli olduğu durumlarda etki alanı
içerisinde çok farklı rüzgarlarla karşılaşılabilir. Örneğin bir tarafta dışa doğru
esen kuvvetli rüzgar varken bunun tam zıt tarafında rüzgar aniden kesilebilir ve
bu Wind Shear’e çok güzel bir örnektir. Böyle durumlarda uçağın kafa rüzgarı artabilir.
Artan kafa rüzgarı uçağın hızının artmasına neden olur uçak ani bir şekilde kendi
doğal rotasının üzerinde uçmaya başlar.
Yukarı ve aşağı doğru olan hava hareketleri bağlamında, hamle cephesi de uçakların
iniş ve kalkışında önemli bir tehlike oluşturmaktadır. Bilindiği gibi, hamle cephelerine,
ana oraj hücresinden oldukça uzak mesafelerde de rastlanabilmektedir. Squall hatlarında
hamle cephelerinde sıkça rastlanabilmektedir. Hamle cephesi durumunda yer seviyesinin
hemen üzerinde kuvvetli rüzgar değişimi meydana gelir. Bu durum uçağın iniş ve kalkışında
kafa rüzgarının ani bir şekilde değişmesine ve çoğu zaman artmasına neden olmaktadır.
Ayrıca hamle cephesi durumunda çapraz rüzgar büyük tehlike oluşturur.
5. Alçak Seviye Wind Shear Ölçüm Yöntemleri
Operasyonel gereksinim olarak Wind Shear bilgilerinin pilotlar için sağlanması çok
önemlidir. Bu bilgiler gözlem ye da tahmin olabilir. Uzaktan algılama sistemleriyle
(uydu ve radar) Wind Shear tespiti oldukça zor olmaktadır. Çeşitli yer sistemleri
sheari tespit ve şiddetinin ölçülmesinde kullanılmaktadır.
5.1 Yer Gözlemleri
5.1.1 Görerek Gözlem
Wind Shear’in tek başına gidişatı, ilerleyişi görülemez. Ancak çoğunlukla etkileri
görülebilir. Oluşum sebepleri ya da yeryüzünde meydana getirdiği etkilere bakılarak,
aynı zamanda başka meteorolojik bilgilerin yardımıyla Wind Shear tespiti yapılabilir.
5.1.2 Uygun Meteorolojik Aletlerle Gözlem
5.1.2.1 Anemometrelerle:
Yatay planda pist boyunca, yatay Wind Shear’i ölçmek için anemometreler kullanılabilir.
Teker alma ve teker koyma gibi uçuş için önem arz eden noktalara anemometreler kurularak
rüzgar bilgileri ölçülebilir
5.1.2.2 Sondaj Balon:
Balon yükselirken seviyeler arası rüzgarlardaki farklılıkları ölçülür. Dikey Wind
Shear’in profilini görme açısından çok yararlıdır. Havaalanlarında özellikle dikey
Wind Shear tespitinde sıkça kullanılan metottur.
5.1.3 Yer Meteoroloji Radarı:
Zayıf ve farklı ekoları algılamada genellikle squal hattından doğan hamle cephesi
tespitinde kullanılan küçük çaplı meteorolojik radarlar mevcuttur. Bu cephelerden
meydana gelen Wind Shear’i ölçmede bu radarlar kullanılabilirler.
5.2 Meteorolojik Uydular ile Gözlem:
Wind Shear ile ilgili olan hamle cepheleri uydular ile gözlenebilir. Cephelerin
analizleri ile Shear tespiti yapılabilir.
5.3 Wind Shear Tespiti ve Ölçüm için Kullanılan Özel Sistemler
5.3.1 LLWAS:
Bu sistemin; havacılık güvenliğinin arttırılması, iniş minimalarının geliştirilmesi,
hava trafik yoğunluğunun fazla ve nispeten küçük yatırım bütçeler için meydanlara
kurulumu gereklidir. Özellikle geniş bütçe gerektiren meteorolojik radarların havaalanlarına
kurulamadığı alanlarda ilk seçim LLWAS’ tır. Aynı zamanda bu sistem Wind Shear’in
tespitinde terminal meteorolojik radarlarla kombine şeklinde kullanılabilmektedirler.
LLWAS aynı veri edinme, ürün işleme ve iletişim alt sistemleri için AWOS’ lar ile
birlikte entegre şeklinde kullanılabilirler.
LLWAS temelde; havaalanında kritik yaklaşma ve kalkış koridorları boyunca etrafa
yerleştirilmiş ayrık rüzgar sensörlerinden oluşmaktadır. Standart kurulumda 12 sensör
bulunurken havaalanının büyüklüğüne göre 10-52 arasında sensör yerleştirilebilir.
Bu sensörler 500 dizi rüzgar vericisi ve herhangi bir anemometre veya sesötesi (ultrasonik)
rüzgar sensörü içermektedir. Rüzgar vericisi, rüzgar sensörlerini ve bilgi iletişimini
data işleme merkezinde örnekler. Rüzgar vericisi, gerekli olan bilgi derlenmesini,
doğrulamayı iletişim fonksiyonlarını yönetir. Verici; güneş paneli ve yedek pili
kullanımıyla düşük enerji tüketimi ile azami işlem gücüne sahiptir. Rüzgar sensörü,
verici ve opsiyonel ışık kuleye de kurulur. Uygulamada azami sistem performansı
ve algoritma güvenliği için, çevresel etkenlerin değişimi sonrası rüzgar direklerinin
yerleri ve uzunluklar değiştirilebilmektedir.
Bu sistem rüzgar sensörleri, mikro işlemci ve görüntüleme ünitelerinden oluşur.
Basitçe çalışma prensibi; çevre ve merkezdeki yer rüzgarı arasındaki vektörel farkı
hesaplar. Çevre sensörleri anlık rüzgar bilgilerini ölçer ve bu bilgileri merkez
kontrol ünitesi ile her 10 saniyede bir görüntüler ve örnekler. Merkez sensörü ise
iki dakikalık aralıklarla ortalama yer rüzgarı değeri üretir. Alınan bu değerler
sonradan karşılaştırılır. Merkez alan rüzgar bilgileri ve rüzgar hızıyla bağlantılı
olarak gereken hamle faktörü bilgilerini veren görüntüleyiciler hava trafik kontrole
monte edilir. Eğer çevre sensörler ile merkez sensörü arasındaki vektör farkı 15
knot ve daha fazla ise çevre rüzgarı gösterilir ve görsel-işitsel alarm çalışır.
Kontrolcü çevre sistemlerin birini veya hepsini seçebilir.
Birçok uçak kazasından sonra LLWAS dizayn edilmiş sonrasında kurularak meydanlarda
işletmeye alınmıştır. Gelecek araştırma konusu olarak; konvektif gelişmeyle bağlantılı
olan Wind Shear için yeni sistemler ele alınmaktadır.
Bilgiler sensörlerden, direkt olarak kablo bağlantısı ile olabileceği gibi radyo
bağlantısı ile de olabilmektedir. Kablo gerektirmeyen bağlantılar daha uygun alternatiflerdir.
LLWAS şu bilgileri sağlamaktadır;
Elevasyon Shear:
Elevasyona göre radial hız farkından hesaplanır. Pozitif elevasyon shear değerleri
yükseklikle artan radial hız değerlerini gösterir. Bu üç temel shear hesaplaması
dışında, bunların kombinasyonlarından oluşan ve RMS değerlerinin alınması ile hesaplanan
shear çeşitleri de vardır. Mesela ağaşıdaki formül toplam birleştirilmiş (combined)
shear değerini verir.
SQRT( RAD2 + AZ2 + EL2 )
RAD, AZ ve EL temel shear değerlerini ifade eder. Birleştirilmiş shear değerleri
daima pozitiftir.
5.3.3.3. Radial Shear Algoritması
Şekil. 5.4
Radarlarda kullanılan radial shear hesaplama algoritması Şekil – 4’te açıklanmıştır.
Bu algoritma kabaca 3 aşamadan oluşmaktadır.
- Clutter (yer ekosu) olarak işaretlenen ölçüm noktalarının elenmesi
- Ölçüm noktalarının komşuluklarındaki noktalar ile hız farklarının hesaplanması
- Hız farklarının filtrelenmesi.
Clutter Eleme İşlemi:
Öncelikle, doppler filtresinden elenmeden geçen ancak hızı 0’a yakın bir değer olan
( 0 – MaxHız*0.02 ile 0 + MaxHız*0.02 aralığında kalan) ölçüm noktaları clutter
olarak işaretlenir ve elenir (Şekil – 4’te V~0 ile gösterilen ölçüm noktaları).
Bunun dışında diğer bir eleme işlemi, herhangi bir komşuluğundaki ölçüm noktası
ile arasındaki mesafe belirli bir eşiğin üzerinde olan ( > 0.5 * RangeFilterLength)
ölçüm noktaları da işaretlenir ve elenir (Şekil – 4’te V4 ile gösterilen ölçüm noktası).
Hız Farklarının Hesaplanması:
Eleme işleminden sonra kalan ölçüm noktalarının komşulukları ile hız farkları hesaplanır.
Hız Farklarının Filtrelenmesi:
Son olarak elde edilen ∆V hız farkları şekilde gösterilen üçgen filtre il konvolv
edilir, yani üçgen filtre ile filtrelenir. Bu filtreleme işleme aslında ağırlıklı
ortalamadan başka bir şey değildir. Eğer ağırlık değeri 0.5’den küçük veya eşit
ise (W<= ½) o ölçüm noktası da speckle (gürültü kaynaklı hatalı değer) olarak işaretlenir
ve elenir.
Şekil. 5.5 radial shear ile azimut shear arasındaki fark
Şekilden de görüleceği üzere tek fark, hız farklarının hesaplandığı doğrultudur.
Azimut shear için komşuluk bitişik azimutlar iken, elevasyon shear için komşuluk
bitişik elevasyonlardır.
Bilindiği üzere Meteoroloji Genel Müdürlüğü, biri dual-polarizasyon olmak üzere 4 adet C-band
Doppler radar işletmektedir. Ülkemizin topoğrafik yapısı dikkate alındığında, yeterli
sayılabilecek bir radar kapsamasına sahip ve aynı zamanda meteorolojik hadiselerin
sağlıklı takibine imkan sağlayacak radar noktaları bulmanın ne denli zor olduğu
açıkça görülebilir.
Uygun bir radar yeri seçerken elbette en önemli kriter kapsama analizi olmalıdır.
Ancak radar kapsamasının yanı sıra radarın kurulacağı nokta taranan bölgedeki meteorolojik
hadiselerin takibini de mümkün kılacak bir yükseklikte olmalıdır. Radar sinyalinin,
dünyanın eğriselliğine ve elektromanyetik dalganın atmosferdeki yayılım karakteristiğine
bağlı olarak kaynaktan uzaklaştıkça yerden yüksekliğinin daha da arttığı da unutulmamalıdır
(Şekil -1). Bu nedenle meteorolojik radarlar kurulurken yeterli kapsamayı sağlayabilecek
kadar yüksek, ancak meteorolojik hadisleri görebilecek kadar da alçak noktalar seçilmelidir.
Ülkemiz gibi bir topoğrafyada meteorolojik radarlardan maksimum faydanın sağlanabileceği
optimum radar kurulum noktaların bulunması oldukça zordur.
Şekil 5.6 Radar sinyali için mesafe yükseklik ilişkisi
Doppler meteorolojik radarlar, bilindiği gibi reflektivitenin yanı sıra hız ve spektral
genişlik gibi hidrometeorların (yağmur, kar, dolu, vs.) hareketlerine ilişkin bilgiler
de sağlarlar. Ancak doppler radarların ölçebildikleri hızlar hedeflerin radial doğrultudaki
hız bileşenleridir (Şekil – 2). Yani tek başına bir doppler radarın, herhangi bir
hedefin gerçek hız vektörünü tespit edebilmesi mümkün değildir.
Ancak meteorolojik radarlar, çeşitli algoritmalar yardımıyla radial hız bilgisinden
yaklaşık rüzgar vektörüne ait bilgiler çıkarabilmektedirler. Elde edilen bu rüzgar
bilgisi kullanılarak, havacılık amaçlı çeşitli ürünler (Wind Shear gibi) oluşturulabileceği
gibi havacılık açısından tehlike arz eden çeşitli meteorolojik hadiseler (Microburst)
için uyarılar da yapılabilir. Tabi ki burada en önemli nokta, kurulacak radarın
öncelikli görevinin iyi tarif edilmesi ve sistemin özelliklerinin ona göre (radar
tipi, radar yeri, vs.) belirlenmesidir. Aksi halde 1800-2000 metre civarında bir
yüksekliğe sahip bir noktada ve yağış ölçme amacıyla kurulmuş bir radardan 800-1000
m civarında rakıma sahip bir havaalanı pisti için kullanışlı bir wind shear ürünü
üretmesini ve/veya tutarlı bir microburst uyarısı yapabilmesini beklemek durumunda
kalınabilir. Elbette bu mümkün değildir. Özellikle sadece C-band doppler radar verileri
ile yere çok yakın seviyeler için (Low Level) Wind Shear tespiti ve/veya uyarısı
yapmak imkansızdır.
Fakat bu durum C-band doppler radarların meteorolojik açıdan havaalanlarının kullanabileceği
hiç bir veri sağlayamayacağı şeklinde anlaşılmamalıdır. C-band doppler radarlar,
radar merkezine çok uzak olmayan, en azından 120 km yarı çaplı radar kapsama alanı
içerisinde kalan her nokta için oldukça önemli reflektivite ve hız verileri sağlayabilmektedirler.
Mesela her piksel için mm/h cinsinden yağış bilgisi, şiddetli meteorolojik hadiselerin
(Cb ve oraj gibi) takibi, radarın kurulu olduğu bölgenin yüksekliğine bağlı olmak
üzere 2 km, 3 km, 5km, vs. gibi seviye rüzgarı bilgisi (estimated), bu rüzgar verilerinden
elde edilen (yatay, düşey ve radial yönlerin her türlü kombinasyonu şeklinde) wind
shear bilgisi gibi havaalanlarında yardımcı ve/veya ikincil veri olarak kullanılabilecek
ürünler üretilmektedir. Bu ürünler havaalanları açısından değerlendirilirken radar
ürünlerinin elde edildikleri yükseklikler ile havaalanları için önem arz eden yükseklikler
arasında olması muhtemel ciddi seviye farklılıkları göz ardı edilmemelidirler. Ayrıca
bu ürünler, yağış ölçme amaçlı C-band doppler bir radar tarafından sadece yağış
anında sağlanabilmektedir, radar kapsama alanında yağış olmaması durumunda bu tip
radarlardan atmosferdeki herhangi bir hadiseye ilişkin veri alınması mümkün değildir.
C-band doppler meteorolojik yağış radarlarının yukarıda bahsedilen dezavantajları
nedeniyle, havaalanlarının ihtiyaçlarına daha iyi cevap verecek radar prensibi ile
çalışan çeşitli ölçüm cihazlarına yönelmek ve hatta bunların bir kaçını bir arada
kullanmak mecburiyeti ortaya çıkmıştır. Bunlardan bazıları genelde X-band olarak
üretilen TDWR (Terminal Doppler Weather Radar), LIDAR (Light Detection and Ranging
veya Laser Imaging Detection and Ranging), Wind Profiler, vs. dir.
Son olarak; konvansiyonel meteoroloji radarları; hedeften yansıyan ışını alarak
uzaklık ve yön hesaplaması yapan, sonucu hesaplayıp görüntüleyen sistemlerdir. Meteorolojik
doppler radarlar özellikle tekdüze rüzgar oluşumu olmayan alanlarda Wind Shearini
tespit etmesi zordur. Ancak hamle cephesi, microburst ve tornado gibi kesmeyi meydana
getiren meteorolojik olaylar tespit edebilir. Ayrıca yer engelleri doppler radarın
çalışması için büyük problemler teşkil eder. Bu metot günümüzde Wind Sheari tespitinde
kolay ve kullanılabilir değildir.
5.3.4 Doppler LIDAR
LIDAR, LIght Detection And Ranging ifadesinin kısaltmasıdır ve Işık ile Tespit ve
Mesafe Tayini anlamına gelmektedir. LIDAR hedefe doğru ışık gönderir, gönderilen
bu ışık hedef ile etkileşir ve ışığın bir kısmı kaynağa doğru (yani LIDAR’a doğru)
geri yansır ve/veya saçılır. Bu geri yansıyan ve/veya saçılan ışık analiz edilir
ve ortaya çıkan değişiklikler hedefin özelliklerinin tespit edilmesini sağlar. Işığın
geri yansıma süresi ölçülerek hedefin mesafesi kolayca tespit edilebilir (ışık hızı
da bilindiği için).
Şekil 5.7
5.3.4.1 LIDAR Çeşitleri
- Range Finders
- DIAL (Differential Absorption LIDAR)
- Doppler LIDARs
Range Finders:
En basit LIDAR tipidir. Katı bir hedefin uzaklığını tespit etmek için kullanılırlar.
DIAL (Differential Absorption LIDAR):
Bu tip LIDARlar atmosferdeki ozon, su buharı, kirlilik, vs. gibi kimyasal konsantrasyonları
ölçmek için kullanılırlar. DIAL 2 farklı dalga boyunda lazer kullanır, bir tanesi
ilgilenilen molekül tarafından emilen (absorb edilen) bir dalga boyu olurken diğeri
aynı molekül tarafından emilmeyen bir dalga boyu olmaktadır. Bu iki farklı dalga
boyundan geri yansıyan sinyaller arasındaki fark analiz edilerek ilgilenilen molekülün
konsantrasyonuna ilişkin sonuçlar elde edilir.
Doppler LIDAR:
Bu cihazları temelde hedefin hızını ölçme amaçlı kullanılmaktadırlar. Doppler prensibine
göre, LIDAR’dan gönderilen ışık LIDAR’a göre yaklaşan veya uzaklaşan bir hedefe
çarparak geri yansır. Geri yansıyan sinyalin dalga boyunda küçük de olsa bir değişim
meydana gelir. Bu değişim Doppler shift olarak bilinir ve bu nedenle Doppler LIDAR
olarak adlandırılırlar. Eğer hedef LIDAR’dan uzaklaşıyor ise dönen sinyal (ışık)
nispeten daha uzun dalga boyuna sahip olur. Tersi şekilde eğer hedef LIDAR’a yaklaşıyor
ise dönen sinyalin dalga boyu daha kısa olacaktır. Bu ilkelere göre katı bir cisim
veya atmosferik bir parçacık (hidrometeor, toz, duman, vs) olabilen hedefin radial
hızı tespit edilir. Doppler LIDAR’lar, meteorolojik uygulamalarda lazer dalga boyunda
tespit edilebilen aerosolleri tespit ederek, bu tip hedeflerin hareketleri analiz
eder ve rüzgar bilgisine ulaşır. LIDAR’lar en iyi performansı, açık ve kuru (yağışsız)
hava koşullarında gösterirler.
Bu tip LIDAR’lar, Doppler Radarlar ile çok büyük benzerlik göstermektedirler, tek
ciddi fark çalışılan dalgaboyu yani çalışma frekansıdır. Bu yüzden Laser Radar olarak
da adlandırılmaktadırlar. Laser Radarların kullandığı dalga boyu meteorolojik radarların
kullandığı dalga boyundan 10000 – 100000 kat daha kısadır. Bu Laser Radarların çok
daha küçük çaplı parçacıklara duyarlı olmalarını sağlamaktadır. Bu sayede açık havada
da atmosferik hareketler tespit ve analiz edilebilmektedir.
Laser Radarların sürekli dalga (continuous wave - CW) veya palsli olarak çalışan
çeşitleri vardır. CW laser radarlar geri yansıyan sinyalin uzun zaman dilimleri
için toplanabildiği ve/veya hedefin yakın olduğu durumlarda kullanılırlar. Pulsli
laser radarlar ise daha çok uzun mesafe ölçümlerinde ve uzun süreli sinyal toplama
işleminin pratik olmadığı durumlarda tercih edilirler.
Son olarak, Laser Radarlar, monostatik (vericinin ve alıcının aynı noktada bulunduğu
durum) veya bistatik (vericinin ve alıcının karşılıklı olarak konumlandırıldığı
durum) olarak işletilebilirler. Çeşitli bilimsel ve işletimsel gerekçeler yüzünden
monostatik uygulamanın daha makul olduğu kabul edilmektedir.
Birçok ülke rüzgar hızını ve yönünü ölçmek için Doppler LIDAR ölçme sistemleri kullanmaktadırlar.
Doppler LIDAR’ın çalışma prensibi doppler radar ile hemen hemen aynıdır. Fakat uygun
infra-red ışını, CO2 infra-red lazer tarafından üretilir.
5.3.5 Wind Profiler
Wind Profiler, rüzgar hızı ölçmek için kullanılan bir çeşit Doppler radardır. Açık
havada radarın üzerinde atmosferin çeşitli seviyelerindeki rüzgar vektörlerini ölçebilme
kabiliyetine sahiptir. Açık havada Wind Profiler’ın ölçüm yapabilmesini sağlayan
durum, kırılma indisindeki (refractive incex) dalgalanma şeklindeki değişimlerdir.
Bragg saçılma prensibine göre, radarın çalışma dalga boyunun yarısı ölçeğindeki
değişimler algılanabilir.
Bir radar ışını boyunca meydana gelen Doppler frekans kaymasından, radar ışınının
görüş hattı boyunca hızlar ölçülebilir. Rüzgar sahalarının yatay olarak homojen
olduğu varsayımı yapılarak, en az 3 farklı doğrultuda radar ışını ölçümü ile rüzgar
hız vektörünün 3 bileşeni (x, y ve z eksenleri boyunca) elde edilebilir. Şekil –
1’de bu durum şematize edilmiştir. Şekil – 2’de ise 915 MHz’lik bir Wind Profiler
sistemi görülmektedir.
Şekil 5.8
Şekil 5.9
Wind Profiler’ın ölçüm yapabileceği maksimum yükseklik verici gücüne (transmit power),
anten boyutuna ve radar çalışma frekansına bağlıdır. Tablo – 1’de farklı tipte Wind
Profiler’lar için bu parametreler verilmiştir.
Wind Profiler yere konuşlandırılan çoklu Doppler radarlardan (array of multiple
beam) oluşan bir cihazdır ve 16 km irtifaya kadar rüzgar ölçümü yapar ve bu ölçümleri
görüntüler. Bu özelliği itibariyle genellikle alçak seviye Wind Shear’i (low level
wind shear) ölçümünde kullanılır.
Wind Profiler sistemi bir dizi şeklinde yerden yukarı doğru (dikey olarak) yönlenmiş
Doppler Radar sistemlerinden oluşur. Bu 13x13 metrelik phased array antenler yatay
olarak yayılmış zincir halkası gibi görünen bir dizi halinde yerleştirilir. Bu dizi
radar sistemi, yer yüzeyinden 16 km’ye kadar çok sık seviyelerde atmosferik rüzgar
profilini algılayabilir. Sıralı bir şekilde 3 ışıma paterni (beam pattern) üretilir.
Bunlardan bir tanesi dikey, diğer iki tanesi de yatık şekildedir (biri kuzeye diğeri
doğuya doğru, Şekil – 1’de görüldüğü gibi).
Wind profilerlar, bulutlu ve yağışlı durumlarda da çalışacak şekilde dizayn edilmişlerdir.
Radar palsleri, 6-10 dakikalık otomatik döngüler şeklinde radar dizisinden atmosfere
yayılır ve bu işlem sürekli tekrarlanır. Bu işlem sırasında wind profiler, radar
ışıma doğrultusu boyunca atmosferik saçılmalardan kaynaklanan hareketlere ilişkin
doppler frekans kaymalarını ölçer. Bu saçılma hareketleri, farklı nem ve ısıya sahip
hava kütlelerinin düzensiz bir şekilde karışması sonucu ortaya çıkan atmosferdeki
yoğunluk değişimi ile ilişkilidir. Atmosferden yansıyan sinyaller, bilgisayar tabanlı
bir sinyal işleme ünitesinde rüzgar vektörü bilgisine dönüştürülür. Böylece rüzgar
verileri elde edilmiş olur. Daha sonra elde edilen bu veriler son bir saat içerisindeki
ortalama rüzgar istatistikleri şeklinde son kullanıcıya sunulur.
Kabiliyetler:
Tek bir Wind Profiler veya bir Wind Profiler ağı kullanılarak yapılan ölçümlerden
elde edilen bilgi, yatay ve dikey rüzgar dağılımı bilgisidir. Bu nedenle wind shear,
türbülans ve jet akışı bölgelerinin tespitinde kullanılırlar. Bunlara ek olarak
diverjans gibi bazı ikincil ürünler de çeşitli bilgisayar algoritmaları kullanılarak
elde edilebilir.
Güçlükler:
Wind Profiler kullanılarak ölçülebilecek wind shear en az yerden 500 m (bazı sistemler
için bu değer 200 m’ye kadar çekilebilmektedir) yüksekte oluşmalıdır. Aksi halde
ölçüm mümkün değildir. Ayrıca Wind Profiler’lar, dikey sıcaklık ve nem profilini
ölçemezler. Bunun için RASS (Radio Acoustic Sounder System) adı verilen yerden 6
km’ye kadar sıcaklık profili çıkarabilen sistemler geliştirilmiştir.
5.3.6 Terminal Doppler Hava Radarı (TDWR)
Terminal Doppler Hava Radarları, havaalanlarının ihtiyaçlarına karşılık verecek
şekilde dizayn edilen ve kurulan radarlardır. Bu tip radarlar son derece iyi bir
clutter filtreleme kabiliyetine ve alçak seviyelerden veri sağlayabilecek hızlı
bir tarama stratejisine sahip olmalıdırlar. Alçak seviyeden bilgi alma gerekliliği
radarın yer ekolarından daha fazla etkilenmesine yol açabileceğinden, bu etkilenmeyi
en aza indirecek uygun bir konuma ve kapsama alanına sahip olmaları gerekmektedir.
Bu nedenle genelde hava alanından ~10 km mesafede, havaalanı pistini ve civarını,
uçakların yaklaşma ve uzaklaşma bölgelerini iyi görebilecek bir noktaya konuşlandırılmaları
önerilmektedir. Aşağıdaki resimde Hong Kong havaalanında işletilen Terminal Doppler
Radarın havaalanına göre (12-13 km kuzeydoğusunda) konumu görülmektedir.
Şekil 5.10
Terminal Doppler Radarlar, X-band veya C-band olarak üretilirler ve genelde yağmur,
kar, grezil, dolu, vs. gibi atmosferdeki hidrometeorları tespit etmek üzere kullanılırlar.
X-band radarlar, C-band radarlara kıyasla daha kısa dalgaboyunda (daha yüksek frekansta)
çalıştıklarından daha küçük parçacıklara daha hassastırlar. Bu özellikleri sayesinde
C-band radarlara göre açık havada daha fazla bilgi sağlayabilirler. Ancak aynı özellikler,
X-band radarların yaygın kullanımının önündeki en önemli handikap olan atmosferik
zayıflama probleminin de temel nedenidir. Ayrıca düşük dalgaboyları, maksimum menzillerinin
de düşük olmasına (yaklaşık 50 km’lik yarıçap) neden olmaktadır (Doppler çıkmazı).
X-band radarların bu tip dezavantajlarından ötürü genelde okyanus komşusu ülkelerin
(USA, Çin, vs.) havaalanlarında C-bandda çalışan TDWR’lar kullanılmaktadır.
Terminal Doppler Radarlar, Doppler prensibine göre hidrometeorların hareketlerine
ilişkin veriler de sağlayabildikleri için yağışlı havalarda özellikle konvektif
yağışlar sırasında havaalanı pisti üzerinde meydana gelen wind shear ve microburst
hadiselerini de tespit edebilirler. Bu kabiliyetleri, Terminal Doppler Radarları,
havaalanlarında kurulan Alçak Seviye Wind Shear Alarm Sistemlerine (LLWSAS) veri
sağlayan önemli bir cihaz konumuna getirmiştir.
Aşağıdaki şekillerde Hong Kong Uluslararası Havaalanında işletilen Terminal Doppler
Radar tarafından tespit edilen microburst ve wind shear hadiselerine ilişkin görüntüler
yer almaktadır.
Şekil 5.11
Şekilde yeşil renkli bölge radara yaklaşan, sarı renkli bölge ise radardan uzaklaşan
hidrometeorları göstermektedir. Bu görüntü bir microburst hadisesini işaret etmektedir.
Şekil 5.12
Bu şekilde ise yaklaşan bir tropik siklon sırasında tespit edilen bir wind shear
hadisesi (terrain-induced wind shear) görülmektedir. Pembe ve sarı renkli ince şeritler
halinde tekrarlayan hız ekosu dizileri wind shear hadisesini işaret etmektedir.
5.4 Uçakta Tespit Edilmesi
Uçak üzerine monteli alet ve sistemlerle Wind Shear’i tespit etmek mümkündür. Ancak
pilottan sadece birkaç saniye önce sheari belirleyebildiği göz önünde bulundurulduğunda,
havacılıkta kullanılan ancak uçuş güvenliği açısından verimliliği düşük sistemlerdir.
Bu sistemlerden bazıları;
- Standart Uçuş Güvertesi Ekipmanlarının Kullanılması ( altimetre ve dikey hız indikatörü)
- Modifiye Edilmiş Dikey Hız İndikatörü
- Havada Doppler Radar
- Baş-Yukarı Göstergesi
- Modifiye Edilmiş durgun Sefer Sistemleri